Kedilerde Kas Yapısı
Kedinin balerin zerafeti hem iskeleti, hem de üç temel tipe ayrılan çok esnek kasları sayesindedir. Biri, sadece kalpte bulunan kardiyak kastır. Diğeri iç organları kontrol eden istemsiz kastır; yumuşak ve çizgisiz kas olarak da tanımlanır çünkü mikroskop altında aynen böyle görünür. Vücudun diğer kasları çizgili kaslardır ve tüm bilinçli ya da içgüdüsel hareketler sırasında istemle kontrol edilirler.
Her kas, konektif doku tarafından bir arada tutulan birçok kas lifinden oluşur. Kas dokusu, üç farklı türde kas hücresinden oluşur.
*HIZLI SEĞİREN YORULAN HÜCRELER : Kedilerin kasları çoğunlukla bu hızlı çalışan ama aynı zamanda hızlı yorulan hücrelerden oluşur. Bunlar kediye hız ve kendini katbe kat aşan yüksekliklere sıçrama yeteneği verir ama bir anda tüm enerjilerini de kullanırlar.
*HIZLI SEĞİREN YORGUNLUĞA DAYANIKLI HÜCRELER : Kediler iyi uzun mesafe koşucuları değillerdir. Çünkü çok az sayıda hızlı çalışan ve yavaş yorulan, hızlı seğiren yorgunluğa dayanıklı hücreleri vardır.
*YAVAŞ SEĞİREN HÜCRELER : Bu hücreler yavaş çalışıp yavaş yorulurlar ve uzun süreli kasılmalar üretirler. Bunlar avlanma sırasında gereklidir, kedinin neredeyse hiç farkedilmeyecek şekilde yavaş ve gizlice hareket etmesini ya da atlamaya hazır pozisyonda uzun süre bekleyebilmesini sağlarlar.
Bir kedi yürüdüğünde, ileri doğru hareketi neredeyse tamamen arka ayaklarınca yapılır, ön ayakları yere çarptığında fren görevi yapar, tekrar yerden ayrılırken yeri hafifçe itmezler bile. Aynı şey, kedilerin koşmaları sırasında da geçerlidir. Bu yürüyüşte bacaklar kontralateral denen bir tarzda hareket eder; sağ ön sol arkayla birlikte sol ön ise sağ arkayla birlikte hareket eder.
Her kas, konektif doku tarafından bir arada tutulan birçok kas lifinden oluşur. Kas dokusu, üç farklı türde kas hücresinden oluşur.
*HIZLI SEĞİREN YORULAN HÜCRELER : Kedilerin kasları çoğunlukla bu hızlı çalışan ama aynı zamanda hızlı yorulan hücrelerden oluşur. Bunlar kediye hız ve kendini katbe kat aşan yüksekliklere sıçrama yeteneği verir ama bir anda tüm enerjilerini de kullanırlar.
*HIZLI SEĞİREN YORGUNLUĞA DAYANIKLI HÜCRELER : Kediler iyi uzun mesafe koşucuları değillerdir. Çünkü çok az sayıda hızlı çalışan ve yavaş yorulan, hızlı seğiren yorgunluğa dayanıklı hücreleri vardır.
*YAVAŞ SEĞİREN HÜCRELER : Bu hücreler yavaş çalışıp yavaş yorulurlar ve uzun süreli kasılmalar üretirler. Bunlar avlanma sırasında gereklidir, kedinin neredeyse hiç farkedilmeyecek şekilde yavaş ve gizlice hareket etmesini ya da atlamaya hazır pozisyonda uzun süre bekleyebilmesini sağlarlar.
Bir kedi yürüdüğünde, ileri doğru hareketi neredeyse tamamen arka ayaklarınca yapılır, ön ayakları yere çarptığında fren görevi yapar, tekrar yerden ayrılırken yeri hafifçe itmezler bile. Aynı şey, kedilerin koşmaları sırasında da geçerlidir. Bu yürüyüşte bacaklar kontralateral denen bir tarzda hareket eder; sağ ön sol arkayla birlikte sol ön ise sağ arkayla birlikte hareket eder.
Kedilerde Kemik ve Eklemler
Kedi iskeleti hızlı ve hareketli bir yaşam biçimine göre gelişmiştir. Kedilerin, ince ama güçlü bacakları dar bir göğüs kafesini ve son derece esnek bir omurgayı destekler. Her hızda mükemmel bir esneklik sağlayacak şekilde kürek kemikleri ana iskeletten bağımsızdır. Tüm yapı, güçlü ama esnek bağlarla bir arada tutulur. İskeletin sert yapısı, iç organları korur, kaslara bağlantı sağlar ve akıcı bir hareketlilik sağlayacak şekilde bir kaldıraç ve eklem sistemi oluşturur.
Kemikler, yavruluk dönemi boyunca sürekli büyür. Kafatası, doğumu kolaylaştırmak için ayrık kemiklerden oluşur, daha sonra dikiş yerleri şeklinde birbirleriyle kaynaşır. Kollar ve bacaklarla kaburganın uzun kemikleri boş kıkırdak boruları olarak başlar; daha sonra bebeklikte katılaşıp kemik haline gelir.
Büyüme tabakalarınca kemik üretimiyle ya da uçlarındaki epifizler sayesinde kemikler boyca uzar. Epifizler ince atardamarların taşıdığı zengin metaryaller sayesinde beslenir. Büyüme ayrıca büyüme ve seks hormonları dolayısıyla da olur. Seks hormonları ilginç bir şekilde hareketliliğe ket vurur, kediler erken iğdiş edildiğinde daha uzun kemikleri olur. Bir kemik kırılırsa kemik hücreleri, açığı kapatacak şekilde yeni kemik üretir.
Kedilerin üç değişik türde eklemi bulunur.
-Lifli eklemler
-Kıkırdaklı eklemler
-Sinovyal eklemler
Lifli eklemlerin hiç esnekliği yoktur. Çene kemiği, örneğin orta noktasından lifli bir eklemle birleşmiş iki kemikten oluşur. Kedi, bir düşüş sırasında çene kemiğini çarparsa, bu eklem ikiye ayrılabilir; bölyece, çene kemiği kırılmış gibi görünse de aslında lifli eklemi yırtılmıştır.
Kıkırdak eklemler, omurgaların arasındaki sert diskler gibi bazı eklemlerdir. Kedilerde bunlar, gövdeye daha büyük bir esneklik verecek şekilde, diğer türlerdekilere göre daha gevşek ve esnektir. Bebeklik süresinde uzun kemiklerin ucundaki büyüme tabakaları geçici olarak kıkırdak eklemlerdir ve yetişkinliklerinde olduğu kadar sağlam değildir.
Sinovyal eklemler en çok hareketin gerektiği bacaklar gibi yerlerdedirler. Ya menteşe ya da yumrulu yuvalı eklemlerdir ve temas eden yüzeylerinde yumuşak, oynaklı kıkırdak vardır. Bunlar, kaydırıcı sinovyal sıvıyla dolu bir eklem kapsülüyle çevrilidir. Bu eklemler fazla sinovyal sıvı üretimi; artrit dolayısıyla enflamasyon; yaralanma, hastalık ya da alerji dolayısıyla sinovitis gibi nedenlerden zarar görebilir.
Kemikleri bir arada tutan sert bantlar ise bağlar olarak adlandırılır ve tüm eklemlerde önemlidir. Ancak temel olarak oynak olan sinovyal eklemlerde hayati önem taşırlar. Özellikle kalça eklemi, çıkık olasılığına açıktır.
Çevresel baskılar kedinin iskeletinde doğal değişikliklere neden olmuştur. Sıcak iklimlerde kediler, kilolarına oranla daha fazla yüzey alanı olacak şekilde doğal olarak ufaktır, bu da serinlemeye yardımcı olur. Soğuk iklimlerdeki kedilerin ise daha iri ve ağır iskeletleri vardır.
Vahşi ortamda ciddi iskelet anomalileri ortadan kalkar çünkü genellikle bunlar, öldürücü sorunlarla bağlantılıdır. Son zamanlarda cinslerin standartlarının insanlarca belirlenmesi dramatik iskelet değişikliklerine yol açar, bu durum en endişe verici iskelet sorunudur.
Kemikler, yavruluk dönemi boyunca sürekli büyür. Kafatası, doğumu kolaylaştırmak için ayrık kemiklerden oluşur, daha sonra dikiş yerleri şeklinde birbirleriyle kaynaşır. Kollar ve bacaklarla kaburganın uzun kemikleri boş kıkırdak boruları olarak başlar; daha sonra bebeklikte katılaşıp kemik haline gelir.
Büyüme tabakalarınca kemik üretimiyle ya da uçlarındaki epifizler sayesinde kemikler boyca uzar. Epifizler ince atardamarların taşıdığı zengin metaryaller sayesinde beslenir. Büyüme ayrıca büyüme ve seks hormonları dolayısıyla da olur. Seks hormonları ilginç bir şekilde hareketliliğe ket vurur, kediler erken iğdiş edildiğinde daha uzun kemikleri olur. Bir kemik kırılırsa kemik hücreleri, açığı kapatacak şekilde yeni kemik üretir.
Kedilerin üç değişik türde eklemi bulunur.
-Lifli eklemler
-Kıkırdaklı eklemler
-Sinovyal eklemler
Lifli eklemlerin hiç esnekliği yoktur. Çene kemiği, örneğin orta noktasından lifli bir eklemle birleşmiş iki kemikten oluşur. Kedi, bir düşüş sırasında çene kemiğini çarparsa, bu eklem ikiye ayrılabilir; bölyece, çene kemiği kırılmış gibi görünse de aslında lifli eklemi yırtılmıştır.
Kıkırdak eklemler, omurgaların arasındaki sert diskler gibi bazı eklemlerdir. Kedilerde bunlar, gövdeye daha büyük bir esneklik verecek şekilde, diğer türlerdekilere göre daha gevşek ve esnektir. Bebeklik süresinde uzun kemiklerin ucundaki büyüme tabakaları geçici olarak kıkırdak eklemlerdir ve yetişkinliklerinde olduğu kadar sağlam değildir.
Sinovyal eklemler en çok hareketin gerektiği bacaklar gibi yerlerdedirler. Ya menteşe ya da yumrulu yuvalı eklemlerdir ve temas eden yüzeylerinde yumuşak, oynaklı kıkırdak vardır. Bunlar, kaydırıcı sinovyal sıvıyla dolu bir eklem kapsülüyle çevrilidir. Bu eklemler fazla sinovyal sıvı üretimi; artrit dolayısıyla enflamasyon; yaralanma, hastalık ya da alerji dolayısıyla sinovitis gibi nedenlerden zarar görebilir.
Kemikleri bir arada tutan sert bantlar ise bağlar olarak adlandırılır ve tüm eklemlerde önemlidir. Ancak temel olarak oynak olan sinovyal eklemlerde hayati önem taşırlar. Özellikle kalça eklemi, çıkık olasılığına açıktır.
Çevresel baskılar kedinin iskeletinde doğal değişikliklere neden olmuştur. Sıcak iklimlerde kediler, kilolarına oranla daha fazla yüzey alanı olacak şekilde doğal olarak ufaktır, bu da serinlemeye yardımcı olur. Soğuk iklimlerdeki kedilerin ise daha iri ve ağır iskeletleri vardır.
Vahşi ortamda ciddi iskelet anomalileri ortadan kalkar çünkü genellikle bunlar, öldürücü sorunlarla bağlantılıdır. Son zamanlarda cinslerin standartlarının insanlarca belirlenmesi dramatik iskelet değişikliklerine yol açar, bu durum en endişe verici iskelet sorunudur.
Kedilerde Deri, Kürk ve Tüy Yapısı
Dostunuzun sağlığını takip edebilmek, bedenindeki değişikliklerin farkına varabilmek için vücut yapısını bilmenizde fayda var.
Dostunuzun anatomik yapısına ilişkin her detayı bu başlığımızda bulabileceksiniz.
Kedilerin derileri, zararlı mikroorganizmaların vücuda girmesini engelleyen ilk savunma hattıdır. Çok miktarda kan damarı, kediye vücut ısısının dengede kalması için fayda sağlarken, milyonlarca sinir ucu sıcak, soğuk ve acıyı algılar.
Kedinin tüylerinin yüzeyi, ışığı yansıtan ve kürke parlaklık vermeye yarayan kat kat üst deri tabakalarından oluşur. DONUK RENKLİ BİR KÜRK, ÜST DERİDEKİ BİR SORUNA İŞARET EDEBİLİR.
Kedilerin çok özellikli tüy kesecikleri vardır. Her kesecikten altıya kadar birincil yani koruyucu tüy çıkabilir, bunların her biri daha ince, ikincil tüylerle çevrilidir. Bu, etkili bir yalıtım sağlar. Her yağbezinin birincil tüylerin ucunda durduğu kendine ait kası vardır. Kedi tehlike hissettiğinde veya kızgın olduğunda, TÜYLERİNİ KABARTIR ama bunu aynı zamanda tüy kaybını azaltmak için de yapar.
Duyular için iki tür tüy vardır; yüzde, boğaz bölgesinde ve ön ayaklarda olan kalın ve sert bıyıklar ve diğer kalın tek tüyler. Bu tür tüyler tüm vücuda yayılmışlardır ve işlevleri kısa bıyıklar gibidir.
Kuzey iklimi kedilerinin yumuşak, dalgalı ikinci tüy tabakasından yalıtımı olan sık tüylü bir kürkü vardır. Soğuk olduğunda tüyler dikilir, kediyi sıcak tutacak şekilde havayı engeller. Aksine sıcak iklim kedilerinde ikincil tüyler dökülür. Derideki kan damarları incelerek vücut sıcaklığının düşmesini hızlandırır. Kedi terlemez ama sıcağı azaltmak için tüylerini yalar ve buharlaşan tükürük sıcağı azaltır. DÖRT MEVSİM YAŞANAN ÜLKEMİZDE YAZIN TÜY DÖKÜMÜNÜN ARTMASINDAKİ SEBEP DE KISACA BUDUR.
Kedilerin sıcak ve soğuğa karşı güçlü savunmaları vardır ama yine de sıcaktan bitkin düşer ve soğuktan da donabilirler. Köpekler gibi sıcak bir arabanın içinde bırakıldıklarında kediler de kolaylıkla ölebilirler !!!
Bir kedinin kürkü ıslandığında, yalıtım yeteneğini kaybeder bu yüzden kedilerin çok soğuk ve yağışlı havalarda hipotermiden ölme olasılıkları artar.
Bir kedinin derisi, derinin sağlığı için gerekli mikroplar tarafından mesken tutulmuştur. Derinin çeşitli bölgelerinin farklı mirkoklimaları vardır; bunlar mikroplara uygun olarak çoğunlukla nemli ya da ıslaktır, sık tüyleri ve ter bezleri vardır.
Kedinin ilk savunma hattı olarak kürk ve derileri çeşitli hastalıklara açıktır. Kürk sorunları hemen belli olur çünkü tüyler diken diken olur, kurur, parlaklıklarını yitirir ya da dökülür. Pire alerjisi, en bilinen deri sorunlarının başında gelir.
Dostunuzun anatomik yapısına ilişkin her detayı bu başlığımızda bulabileceksiniz.
Kedilerin derileri, zararlı mikroorganizmaların vücuda girmesini engelleyen ilk savunma hattıdır. Çok miktarda kan damarı, kediye vücut ısısının dengede kalması için fayda sağlarken, milyonlarca sinir ucu sıcak, soğuk ve acıyı algılar.
Kedinin tüylerinin yüzeyi, ışığı yansıtan ve kürke parlaklık vermeye yarayan kat kat üst deri tabakalarından oluşur. DONUK RENKLİ BİR KÜRK, ÜST DERİDEKİ BİR SORUNA İŞARET EDEBİLİR.
Kedilerin çok özellikli tüy kesecikleri vardır. Her kesecikten altıya kadar birincil yani koruyucu tüy çıkabilir, bunların her biri daha ince, ikincil tüylerle çevrilidir. Bu, etkili bir yalıtım sağlar. Her yağbezinin birincil tüylerin ucunda durduğu kendine ait kası vardır. Kedi tehlike hissettiğinde veya kızgın olduğunda, TÜYLERİNİ KABARTIR ama bunu aynı zamanda tüy kaybını azaltmak için de yapar.
Duyular için iki tür tüy vardır; yüzde, boğaz bölgesinde ve ön ayaklarda olan kalın ve sert bıyıklar ve diğer kalın tek tüyler. Bu tür tüyler tüm vücuda yayılmışlardır ve işlevleri kısa bıyıklar gibidir.
Kuzey iklimi kedilerinin yumuşak, dalgalı ikinci tüy tabakasından yalıtımı olan sık tüylü bir kürkü vardır. Soğuk olduğunda tüyler dikilir, kediyi sıcak tutacak şekilde havayı engeller. Aksine sıcak iklim kedilerinde ikincil tüyler dökülür. Derideki kan damarları incelerek vücut sıcaklığının düşmesini hızlandırır. Kedi terlemez ama sıcağı azaltmak için tüylerini yalar ve buharlaşan tükürük sıcağı azaltır. DÖRT MEVSİM YAŞANAN ÜLKEMİZDE YAZIN TÜY DÖKÜMÜNÜN ARTMASINDAKİ SEBEP DE KISACA BUDUR.
Kedilerin sıcak ve soğuğa karşı güçlü savunmaları vardır ama yine de sıcaktan bitkin düşer ve soğuktan da donabilirler. Köpekler gibi sıcak bir arabanın içinde bırakıldıklarında kediler de kolaylıkla ölebilirler !!!
Bir kedinin kürkü ıslandığında, yalıtım yeteneğini kaybeder bu yüzden kedilerin çok soğuk ve yağışlı havalarda hipotermiden ölme olasılıkları artar.
Bir kedinin derisi, derinin sağlığı için gerekli mikroplar tarafından mesken tutulmuştur. Derinin çeşitli bölgelerinin farklı mirkoklimaları vardır; bunlar mikroplara uygun olarak çoğunlukla nemli ya da ıslaktır, sık tüyleri ve ter bezleri vardır.
Kedinin ilk savunma hattı olarak kürk ve derileri çeşitli hastalıklara açıktır. Kürk sorunları hemen belli olur çünkü tüyler diken diken olur, kurur, parlaklıklarını yitirir ya da dökülür. Pire alerjisi, en bilinen deri sorunlarının başında gelir.